28 Kasım 2013 Perşembe

Çiçeklenen Kurabiyeler


Çiçekleri çok seviyorum. Arkadaşımın kızının altı ay kınası için de bu çiçekli kurabiyeleri yaptım. Yaparken çok mutlu oldum. Aslında uzun yıllardır blog okuyorum ama ilk defa bu yıl duydum bu altı ay kınasını. Altı ayını dolduran kız bebeklere kına yakılırmış. Ben, biz büyüklerin kendilerini eğlendirmek için yaptığı bir etkinlik olduğunu düşünüyor ve bebeklerin bu durumdan çok da hoşnut olmadıklarına inanıyorum :) Herkese güzel bir hafta  dileğiyle...










8 Kasım 2013 Cuma

BASİT BİR ET YEMEĞİ



Çok basit bir et yemeği tarifi vermek istiyorum. Herşeyi aynı anda koyup pişirdiğim yemekler bana çok kolay geliyor  ve çok da zaman kazandırıyor. Özellikle çalışan bayanlar için bu tarz yemekler pişirmek çok daha kısa sürüyor.

Malzemeler:
3-4  dilim antrikot
2 adet orta boy domates
1 adet orta boy soğan
3-4 tane yeşil sivribiber
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1 çay kaşığı karabiber
1/2 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı kırmızı pulbiber
1,5 çay kaşığı kekik
1 tatlı kaşığı domates salçası
tuz

Eti parmak kalınlığında şeritler halinde , soğanı  hilal şeklinde doğrayın.Sivirbiberlerin içlerini çıkarıp yine şeritler halinde doğrayın ve tüm doğradığınız malzemeleri tencereye ekleyin. Domatesleri de küp küp doğrayıp tencereye ilave edin. Diğer tüm malzemeleri de ekleyip hepsini güzelce tencerede karıştırın ve kapağı kapalı olarak kaynayana kadar harlı ateşte sonra da kısık ateşte etler güzelce yumuşayıncaya kadar pişirin. Su ilave etmedim.
Bu yemeği çok salçalı sevmediğimiz için salçayı çok az koydum. Siz isterseniz daha fazla salça koyabilirsiniz.
Diğer bir pişirme yöntemi ise ;
doğradığınız domates,soğan , sivribiberi, salça ve baharatları bir kapta karıştırın. Doğradığınız etleri  suyunu bırakıp  çekene kadar pişirin. Etler pişince üzerine domates,soğan,sivribiber, salça ve baharat karışımını ekleyip malzemeler kıvam alıncaya kadar pişirin.
Güzel bir pilav eşliğinde servis yapın. Güzel  ve huzurlu bir hafta sonu dileğiyle.
Not: Zeytinyağı yerine tereyağ yada zeytinyağ + tereyağ karışımı kullanabilir, baharatları isteğe göre artırıp azaltabilirsiniz.

29 Ekim 2013 Salı

11 Ekim 2013 Cuma

Pizza görünümlü ekmek dilimleri


Soğuk havalarda kahvaltı için yapmayı en sevdiğim yiyecek. Hem kolay hem çok lezzetli. Hele evinizde bizim evdeki gibi bir pizza canavarı varsa.Oğlum pizzayı çok seviyor. Ben de dışardan almayı çok sevmediğim için bu basit  pizza görünümlü ekmek dilimlerini yapıyorum. Herkes mutlu oluyor. Yapılışı da çok basit.
Peynir çeşidi olarak evde ne varsa kaşar peyniri rendesi, minik doğranmış zeytin, doğranmış yeşilbiber, doğranmış domates hepsini karıştırdım. Severseniz kekik de eklenebilir. Ekmek dilimlerinin üzerine ince bir tabaka diyeceğim ama bizim sürdüğümüz pek ince bir tabaka değildi tereyağ sürüp üzerine karışımı koyun. Yağlı kağıt serili fırın tepsisinde , ısıtılmış 180 derecede fırında hafif kızarana kadar pişirin . Tereyağ yerine zeytinyağı da sürebilirsiniz. Güzel demlenmiş bir çay eşliğinde afiyetle yiyin. Pişmiş hallerinin fotoğrafı yok :(  Çekmeye fırsat olmadan yendi.
Güzel bir hafta sonunda güzel sofraları paylaşmanız dileğiyle...





5 Ekim 2013 Cumartesi

DRAGON YILDIZLARINA KURABİYE



Dragon Şampiyonları(,,, ) için hazırladığım kurabiyeler. Çok beğenmişler. Amaç onları sevindirmekti ama ben herzaman ki gibi daha çok sevinip mutlu oldum. Güzel bir hafta olması dileğiyle....







1 Ekim 2013 Salı

Eylül Dragon Boat Festivali


Bir Dragon Boat Festivali daha geçti. Önceki hafta yapılan bu organizasyonda çok eğlendik. Aslında geçen hafta sonu yazacaktım ama çok hasta oldum. Bu mevsim geçişleri beni mahvediyor neyse ki şimdi daha iyiyim. Dragon festivali çok zevkli bir organizasyon. Katılan firmalar için hem eğlenceli, hem de tatlı bir rekabet içinde geçiyor. Biz izleyiciler içinse panayır havasında :) . Yarışları izlemek çok keyifli. Geniş bilgi için burayı ziyaret edebilirsiniz (...)



Kısaca bahsetmek gerekirse:
M.Ö. 3 yüzyılda CHU ülkesi Qin Hanedanlığı tarafından işgal edilir. Bu duruma dayanamayan yurtsever şair QU YUAN 5. ayın 5. günü Guluo Nehri'ne atlayarak intihar eder. Bu duruma herkes çok üzlür. Balıkçılar nehre girerler ve cesedini ararlar. Daha sonra bu hikaye efsaneleşir ve ejderha kayıkları yarışması geleneğine dönüşür.
Her kayığın başında değişik şekillerde tahtadan ejderha başı bulunur. Kayıkda davul vardır ve bir kişi davul çalarak kürek çekenlere tempo verir.
80'lerde bu hikaye Avrupalılar tarafından duyulur ve ilk festival Almanya'da düzenlenir. Birkaç sene sonra da çok sevilen bir spor olur.

Eşimin çalıştığı firma da bu festivale katılan firmalardan biriydi. Hem hazırlık aşamaları, hem yarış sırasında ailecek çok güzel duygular yaşanıyor. Bir kere ailenizden biri takımda olunca sanki siz de kürek çekiyormuşcasına onlarla aynı duyguları yaşıyor, heyecanlarına ortak oluyorsunuz hele de iyi derece yapınca sanki siz yapmışcasına gururlanıyorsunuz :) Bizimkiler toplam 68 takımın yarıştığı  iki günün snunda en iyilerin yarıştığı Sport kategorisinde başarılı bir yarış çıkardı ve 3.lük kupasını kazandılar.
Festival alanında çok eğlenceli etkinlikler yapılıyor. Panayır gibi . Çocuklar oynuyor, takımlar yarışıyor, aileler hem yakınlarını destekleyip hem de seviçlerine ortak oluyor. Herkes eğleniyor anlacağınız :)


Bu arada  yarışcıların yakınları da bu etkinliğe gelirken mutlaka atıştırmak için birşeyler getiriyor ve hep birlikte yeniyor. Ben de ilk gün kahvaltılık dürüm ve kek, ikinci gün de yine kek ve poğaca yaptım. Takımdaki arkadaşların hepsi çok iyi ve eğlenceli insanlardı. Neşe içinde yaptıklarımı yedik.
Lezzetli olduğunu söylediler. Gerçi insana açık havada ne bulsa lezzetli geliyor ama bence de güzel olmuştu :)


Kahvaltılık Dürüm:
Normalde jambonlu olarak da hazırlarım fakat bu sefer bol peynirli ve yumurtalı olmak üzere iki çeşit olarak hazırladım.
Tortilla ekmekleri yada lavaş olarak marketlerde satılıyor. Bunları tek tek teflon tavada ısıttım.
Isıttıkça hazırladım.
Bol peynirli olan için ısınan lavaşın üzerine labne peyniri (Pınar Labne) sürdüm. Evde tel peyniri vardı. Tel peynirlerini yerleştirdim. Roka yaprakları  ve maydonoz ekleyerek rulo/dürüm yaptım ve verevine kestim.
Yumurtalı olan için ise yine aynı şekilde krem peynir (Pınar Beyaz) sürdüm.Üzerine yine tel peyniri koydum . Dilimlenmiş yumurta ve maydonozları yerleştirip hafif karabiber ve tuz serpip rulo/dürüm yaptım. Yine aynı şekilde verevine kestim.
İstediğiniz çeşit peynir kullanılabilir. Tel peyniri, dil peyniri, hellim, taze kaşar, eski kaşar v.s...
Jambonlu yapmak isterseniz de ısınan lavaşın üzerine krem peynir yada labne sürün. Jambon dilimlerini yerleştirip, roka koyun ve yine rulo/dürüm yapıp verevine kesin.  Afiyet olsun :)






20 Eylül 2013 Cuma

KREMALI DAMLA SAKIZLI MUHALLEBİ



Damla sakızını çok severim. Özellikle dondurmasını. İki yaz önce Foça'da yemiştim. Tadını hiç unutamadım gerçi farklı yerlerde de yemiştim ama orada yediğim çok daha güzeldi. Meşhur Girit Sakız Dondurması (Nazmi Usta). Yolunuz düşerse denemenizi tavsiye ederim. Sadece damla sakızlısı değil diğer çeşitleri de çok lezzetliydi.
Ege tarafına gittiğimde de damla sakızı reçeli almıştım. Dolapta görünce aklıma muhallebi yapmak geldi. İnternette biraz araştırıp aşağıdaki tarifi denedim. Orjinali için burayı ziyaret edebilirsiniz (....) Evdekilerin özellikle oğlumun çok hoşuna gitti. Eşim ve oğlum bu tarz süt tatlılarını genelde meyve ile birlikte yerler. Muz ve çilek favorileri . Ben muz ile yedim.Eh fena değildi ! Dondurmayla çok daha güzel olur.


Malzemeler:

- 1 litre süt
- 2 tatlı kaşığı sakız reçeli
- 2 yemek kaşığı un
- 2 yemek kaşığı nişasta (ben mısır nişastası kullandım.)
- 1 su bardağı şeker
- 1 su bardağı krema

Krema hariç tüm malzemeyi kısık ateşte mikserle yada tel çırpıcı ile karıştırarak pişirin. Koyulaşıp muhallebi kıvamına gelince altını kapatıp içerisine kremayı ekleyin ve  karıştırın. Kaselere boşaltıp oda sıcaklığına gelmesini bekleyin.Buzdolabında soğutup isterseniz bizim gibi mevye ile isterseniz dondurmayla afiyetle yiyin.

Not: Damla sakızı reçeli yerine damla sakızını kullanabilirsiniz...

Ağzınızın tadı hiç bozulmasın ...Güzel bir hafta sonu olsun...





18 Eylül 2013 Çarşamba

 NESKAFELİ KURABİYE






Hem anlatacak çok şey var hem de yazacak... Yeniden yazmak çok güzel :) Dolu dolu geçen bir yaz sonrası depolanan enerjiyle sonbahara ve kışa hazırız. Umarım sizlerde yaz mevsimini güzel geçirmişsinizdir. Eklenmeyi bekleyen çok tarif var . Aynı zamanda denenecekler de birikti. Neyse kış verimli geçer umarım bu kadar birikenlerle :)
Her zaman söylüyorum kurabiyelerin poşetlerini süslemeyi seviyorum diye. İş arkadaşlarımla bir dolu malzeme aldık yine . Kurabiyeleri koyduğum kağıt poşeti kendim yaptım. Poşetin kenarına iliştirdiğim not kağıdının etrafındaki kabartmaları ise Tchibo dan aldığım şekillendirme seti ile yaptım  (...) Oğlumun da çok hoşuna gitti. Kurabiyeler son zamanlarda çok sık yaptığım bir tarif. Kıyır kıyır. Umarım beğenirsiniz. Bu arada yeni eğitim ve öğretim yılının tüm çocuklarımız ve öğretmenlerimiz için başarılı ve güzel geçmesi dileğiyle...



Malzemeler:
125 gr oda sıcaklığında tereyağ
1 yumurta sarısı
3 yemek kaşığı toz şeker
3 yemek kaşığı mısır nişastası
3 yemek kaşığı ince dövülmüş ceviz
1 paket vanilya
1 pakket kabartma tozu
1,5 tatlı kaşığı neskafe
aldığı kadar un (elenmiş)
Üzeri için pudra  şekeri

Tereyağ ile şekeri iyice yoğurun. Sonra yumurta sarısını, nişastayı, ince dövülmüş cevizi ekleyip karıştırın. Unu azar azar ilave edin. İlk unu eklemeye başladığınız esnada vanilya ve  kabartma tozunu ilave edin. Neskafeyi çay süzgecine koyun ve tatlı kaşığı yardımıyla ezerek ekleyin.Yoğurmaya devam edin. Hamurun kıvamı çok yumuşak olmayacak. Hamuru biraz dinlendirin ve merdaneyle çok ince olmayacak kalınlıkta açın.( Kalınlığı yarım cm ile 1 cm arasında olacak.) Dilediğiniz şekillerde kalıplarla keserek yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında hafif pembeleşene kadar pişirin. Süre yazmıyorum. Fırından fırına değişir. Fırından çıkarıp ılınınca bolca pudra şekeri serpin. Afiyet bal, şeker olsun bir fincan kahve yada çayınıza eşlik etsin...










4 Haziran 2013 Salı

BU BLOGDA DA DİRENİŞ VAR.


ZAMAN KOYUN OLMADIĞIMIZIN , HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE BU KADAR DA MÜDAHALE EDİLEMEYECEĞİNİ GÖSTERME ZAMANIDIR.
ZAMAN, MESELENİN SADECE 3-5 AĞAÇ OLMADIĞINI GÖSTERME ZAMANIDIR.
HERKES  HADDİNİ VE DURACAĞI YERİ İYİ BİLMELİDİR.
YARADANIN BİLE YARATTIKLARINA BU KADAR MÜDAHALE ETMEDİĞİ BİR DÜNYADA DİĞER KİŞİLERİN BU KADAR ŞUURSUZCA , DİKTATÖRCE DAVRANMASI İLGİNÇTİR, KABUL EDİLEMEZDİR.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Baharın müjdecilerinden : Zeytinyağlı Enginar

Baharın müjdecisi olarak en çok sevdiğim sebze enginardır. Genellikle zeytinyağlısını yaparım ve severek yerim.Yerim diyorum çünkü eşim çok sevmez. Dondurucuya da koyarım. Pazardan aldıktan sonra güzelce yıkar , buzdolabı poşetine yerleştiririm. Üzerine de bir limon sıkıp, poşeti sıkıca bağlayıp, dondurucuya koyarım. Özellikle kışın yaptığımız yemek davetlerinde kurtarıcım olur.

Bu posttaki enginarlar dondurucudan çıkarıp yaptıklarım.


Malzemeler:

- 6 adet enginar
- 1 havuç
- 1 patates
- 1 çay bardağı(ajda ) bezelye
- 2 tatlı kaşığı şeker
- 1 adet limon
- 1 su bardağı zeytinyağı (200 ml lik su bardağı)
- tuz
- soğan (istenirse)

Malzemelerin miktarı enginarların büyüklüğüne göre değişebilir. Ayrıca patates,havuç,bezelye için konserve garnitür kulanabilirsiniz fakat ben çok tercih etmiyorum.
Patatesi, havucu soyup minik küpler halinde doğrayın.Genelde 1 orta boy havuç ve 1 orta boy patates yeterli olacaktır. Büyük olursa da çok sorun değil. Enginarları yıkayıp dışlarına kararmamaları için limon sürün.Yayvan bir tencereye zeytinyağı koyun.Soğanı lezzeti geçsin diye sadece 4'e bölüp kullanıyorum.Zeytinyağında havucu ve soğanı çok az çevrip, patates ve bezelyeyi ekleyip bir iki kez karıştırın. Enginarları çukur tarafı aşağıya gelecek şekilde tencereye yerleştirelim. Bu sırada enginarların büyüklüğüne göre ben limon suyunu ayarlıyorum.Yani normalde ben yerken enginara ne kadar limon sıkarım diye düşünüp öyle hesaplıyorum. Genelde 1 adet enginar için çeyrek limon benim için yeterli oluyor. Siz daha az ekşi severseniz ona göre ayarlayabilirsiniz.Sonuçta yerken de biraz ilave edilebilir. Limonu sıkıp üzerine enginarların yüzeceği kadar su miktarını ekleyin. Tuzunu ve şekerini de ekleyip güzelce karıştırın. Bunu da tencereye ekleyip önce harlı ateşte kaynatıp sonra altını kısın ve enginarlar yumuşayana kadar pişirin.
Enginarları , kapağını açmadan tenceresinde soğutun. Soğuyan enginarları servis tabağına alıp, tenceredeki patates ,havuç,bezelye karışımını enginarların üzerine kaşıkla paylaştırın. Tencedeki kalan sıvı karışımı da üzerine gezdirip, dereotu ile süsleyin.
Not: Pişme esnasında da dereotu konulabilir belki ama ben servis sırasında koyuyorum.
Afiyet olsun..

23 Nisan 2013 Salı

Sevinin Çocuklar, Övünün Büyükler 23 Nisan Kutlu Olsun




Çocuk olmak ne güzel şey. Mutlu olmaları , o temiz ve saf hallerini hiç kaybetmemelerini istiyorum. İnsan onlara bakınca tüm kötülükleri, sıkıntıları unutabiliyor. En azından ben öyleyim. Arada çok üzgün olduğum zaman oğluma sarılıp sıkıntılarımı unuttuğumu söylerim. Oğlum da bunu bildiği için ne zaman beni üzgün görse "Anneciğim gel de sarılalım, sıkıntılarını unut."  der. Bunu dediği an bile yüzümde bir tebessüm oluşur. Çocuklar hayat için umut, neşe, hayata tutunma sebebi kısaca yaşam kaynağıdır. Sadece bugün değil hergün mutlu olup, hep sevinç içinde masum hallerini kaybetmemeleri en büyük dileğim...
Bu sene de oğlum ve sınıfındaki arkadaşları için aşağıdaki küçük hediyeleri hazırlayıp, gönderdim. Geçen yıl kendim dağıtmıştım. Bu yıl ise çalıştığım için gidemedim. Öğretmenimizden dağıtmasını rica ettim. Öğlen tatilinde öğretmenimiz telefonla aradı. Telefonda çocukların koro halinde söylediği güzel sözleri duyunca çok duygulandım,  boğazım düğümlendi, çok mutlu oldum. Halbuki amaç onları mutlu edip sevindirmekti ama ben daha çok sevinip, mutlu oldum.
Tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.




1 Nisan 2013 Pazartesi

Fırındaki kırmızı güzellik: Kırmızı Biber Dolması



Normalde dolmalarda pirinç kullanılır ama ben pirinci zeytinyağlı dolma hariç yemeklerde kullanmayı sevmiyorum.Çoğunlukla pirinç yerine  marketlerde satılan iri bulguru kullanıyorum.
Genelde biber dolmasını yerken çoğu kişi özellikle çocuklar biberini yemeyip içini yerler. Bizim evde de durum aynı.Gerçi yemediklerini herzaman ki gibi ben yiyorum ama bu seferde üzülüyorum sebzesini ayırıyorlar diye. Kırmızı biber dolması yaptığım zaman ise evdekilere özellikle oğluma hem içini hem biberini kolaylıkla yedirebiliyorum.
Lezzeti de gayet güzel.Yapmadıysanız kırmızı biber dolmasını yapmanızı tavsiye ederim.





 Malzemeleri yazacağım fakat bu miktarlar kırmızıbiberlerin büyüklüğüne göre değişebilir. Siz yine gözkararı hazırlayın malzemelerinizi.

Malzemeler:

- 6 adet kırmızı biber
- 250 gr orta yağlı kıyma
- 1 soğan
- 1 yemek kaşığı domates salçası
- 6 yemek kaşığı çok dolu dolu olmayacak şekilde iri bulgur (ben biber sayısı kadar bulguru koyuyorum genelde)
- 1 tatlı kaşığı çemen (şart değil)
- 1 tutam kimyon
- tuz, karabiber
- ince doğranmış maydanoz (sevmiyorsanız kullanmayabilirsiniz.)

Çemen kullandığım için sarımsak koymadım. Siz 2-3 diş sarımsağı tuz ile ezip ekleyebilirsiniz.
Biberleri güzelce yıkayıp tepelerini keserek içlerini biberlerin çevresini zedelemeden temizleyin.
Ben kestiğim tepe kısımlarını atmıyorum kapak gibi kullanıyorum.Bulguru yıkayın. Soğanı rendeleyin .Bulguru ,soğanı ve diğer tüm malzemeleri kıymaya eklerek güzelce karıştıtın. Biberleri doldurun. Fırın kabına dizin.İç malzemede kullandığımızın haricinde ilave salça kullanarak  domates salçalı sıcak su hazırlayın ve biberlerin yarısına gelecek kadar ekleyin.  Kapaklı borcam tercih etmenizde fayda var. Yoksa da alüminyum folyo ile üzerini örtüp 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 1 saat pişirin.Pişirme süresinin son 15 dakikasında fırın kabının kapağını yada folyoyu kaldırıp pişirin. Afiyetle yiyin..




Güzel bir hafta olması dileğiyle...

21 Mart 2013 Perşembe

Tatlılardan en sevdiğim: Gül Tatlısı


 
BİR İŞ VAR                                             
  
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde

ORHAN VELİ KANIK


Bu arada gerçekten bir iş var bu işin içinde şiirdeki gibi :)

Canım arkadaşımın cumartesi bebeği oldu. Çok tatlı bir bebek. Normal doğum bekliyorduk  ama apar topar sezeryana aldılar.
Geleceği güzel olsun Defne'ciğimin...
Onunla birlikte yeni umutlar canlansın yaşantımızda ve beraberinde tüm güzellikleri getirsin.

Bu arada çok uzun zaman oldu yazmayalı. Geçen zaman çok yoğun geçti. Tek şikayetim yaşadığımın farkına varamayışım daha doğrusu tadını çıkaramayışım. Sürekli birşeyleri yetiştirme, hızlıca bir sürü şeyi kısıtlı zamana sığdırma peşindeyim.Çalışan bir bayan olmak da işin cabası. Birşeyleri hızlı yaptığımda, farkına  varamıyorum yaptığımın ve zamanın nasıl geçtiğinin. Daha doğrusu bir işi yaparken bir sonraki yapacağım işi düşünüyorum.  Oysa  biraz daha yavaş olup zamanın, anın tadını çıkarmak istiyorum.. 
İşte bu koşuşturmalar arasında gecenin bir vakti bu gül tatlısını yaptım. Şekli ve tadı benim çok hoşuma gidiyor. Umarım sizde seversiniz...



GÜL TATLISI
Malzemeler:
- 1/2 su bardağı irmik
- 1/2 su bardağı yoğurt
- 125 gr oda sıcaklığında margarin
- 1 çay bardağı  sıvıyağ
- Çay kaşığının ucuyla tuz
- 1 paket kabartma tozu
- 4 su bardağı un (unu yine kontrollü eklemek lazım)

İç:
- 1 su bardağı iri kırılmış ceviz
- Tarçın

Şerbet:
- 3 su bardağı su
- 2,5 su bardağı şeker
- 2 çay kaşığı limon suyu

Şerbeti için su ve şekeri kaynatıp ocaktan almaya yakın limon suyunu sıkın ve bekletin.
Hamuru için margarini,yoğurdu ve sıvıyağı iyice karıştırın. İrmiği,tuzu ekleyerek tekrar karıştırın.Kabartma tozu ve unu ekleyin. Unu kontrollü ekleyin ele yapışmayan yumuşak bir hamur olması lazım. Hamuru 10 dakika dinlendirin.

Başka bir kapta ceviz ile tarçını karıştırın. Hamuru bezelere ayırın ve merdaneyle açabildiğiniz kadar ince açın. Ağzı geniş olan su bardağı ile daireler kesin. Ortasına  cevizli karışımdan koyun. Dairelere karşılıklı dört kesik atın. Karşılıklı parçaları birbirine sarın yani parçaları dairenin ortasına doğru gül yaprağı şeklinde kapatarak elinizle şekil verin. Fırın kabınıza dizin ve ısıtılmış 175 derece fırında kızarana kadar 30 dakika pişirin. Fırından çıkarıp hemen şerbetini dökün. Hem şerbet hem de tatlı sıcak olacak.

Eğer şerbeti iyice çekip yumuşasın istiyorsanız üzerine tepsi kapatıp 3-4 saat bekletebilirsiniz. Biz tatlıyı hafif kuru sevdiğimiz için tatlıları sıcak şerbete batırıp çok az beklettim. Hatta batırıp çıkardım.
Yaz aylarında sade veya kaymaklı dondurmayla ikram edebilirsiniz ki dondurmayla güzel oluyor.
Afiyet bal şeker olsun :)

Yeniliklerle , umutlarla dolu bir hafta olsun.

6 Mart 2013 Çarşamba

Baharın İlk Sabahları: Portakallı Kek

BAHARIN İLK SABAHLARI
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ´Sıkıntılar duradursun!´
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.


ORHAN VELİ KANIK




  
Size bu güzel şiirle merhaba demek istiyorum bu sabah. Hava soğuk ama olsun artık bahar geldi sayılır. Baharı çok seviyorum. Özellikle sabahları güneşin ışıklarıyla içim aydınlanıyor, mutlu oluyorum. Bahar ne güzel bir mevsim...

Gününüzün baharlar kadar aydınlık ve yeni başlangıçlarla dolu olmasını diliyor ve hafta sonu kahvaltısı için yaptığım, evimizi mis gibi portakal kokusuyla dolduran kekin tarifine geçiyorum.

PORTAKALLI KEK
Malzemeler:
-3 yumurta
-7 yemek kaşığı şeker
-7 yemek kaşığı dolu dolu un
-1 paket vanilya
-1 paket kabartma tozu
-1 portakalın suyu
-1 portakalın kabuğunun rendesi
Sosu için:
-2 portakalın kabuğunun rendesi
-2 portakalın suyu
-4 yemek kaşığı şeker

Öncelikle kekin sosunu hazırlayın. Sos için gerekli malzemelerden portakal suyunu ve şekeri ufak bir tencerede bir taşım kaynatın. Sonra içine portakal kabuğu rendesini ilave edip bir taşım daha kaynatıp, sosu soğumaya bırakın.

Kek için ise yumurta ve şekeri iyice krema gibi oluncaya kadar mikserle en az 5 dakika çırpın. Portakal suyunu ve portakal kabuğu rendesini ilave edip tekrar çırpın. Unu, vanilyayı ve kabartma tozunu başka bir yerde karıştırın ve eleyerek yumurtalı karışıma ekleyin. Bu aşamada mikser kullanmayıp tahta bir kaşık yardımıyla karıştırın. Kek kalıbını iyice yağlayın ve karışımı dökün. 180 derece önceden ısıtılmış fırında 40-45 dakika fırın kapağını hiç açmadan pişirin. Kekimizi fırından çıkarıp soğuk sosu üzerine dökün ve mis gibi kokan portakallı kekin kokusunu içinize çekin :)
Not 1: 22 cmlik kek kalıbını kullandım.
Not 2: Eğer kekin sosu iyice çekmesini istiyorsanız dilimleyeceğiniz yerlere kesik atıp ondan sonra sosu dökün.