27 Şubat 2013 Çarşamba

Poşetin içindeki güzellik: Zencefilli Kurabiye

Tarçını, zencefili çok seviyorum. Bana hep kışı hatırlatıyor. Bu kurabiyeleri Cafe Nohut'da gördükten sonra sıkça yapar oldum. Hem malzemelerin basit oluşu hem kolay yapılışı sıkça yapmamın başlıca nedenleri. Bu sefer kendimiz için değil de hem eşimin kuzeni hem de arkadaşımın oğlu için yaptım ve paketledim.
Kendi yaptığım  yiyecekleri birilerine götürürken mutlaka paketini süslüyorum. Bundan da çok büyük zevk alıyorum. Umarım sizin de hoşunuza gider...


Tarifin orjinali için burayı ziyaret edebilirsiniz.(...)

Malzemeler:
-50 gr margarin yada tereyağ(yumuşak olmalı)(ben tereyağ kullandım)
-1/2 çay bardağı sıvıyağ(ajda türü bardağın yarısından biraz az kullandım)
-4 kahve fincanı pudra şekeri
-2 tatlı kaşığı tarçın
-2 tatlı kaşığı zencefil
-2 yumurta
-1 paket kabartma tozu
-4 su bardağı(200ml lik su bardağı) un ama unu kontrollü ekleyin ...

Malzemelerin tümünü yoğurun. Ne kalın ne ince olacak şekilde merdane ile  açın ve dilediğiniz şekildeki kalıplarla  kesin.Önceden ısıtılmış 180 derecede fırında 
15-20 dk pişirin.
Pişirme süresine dikkat edin. Çok pişirirseniz daha kuru oluyor.

Bu kurabiyenin sevdiğim diğer bir yanı ise kolay bayatlamaması.

Sıcacık çayınızın ya da kahvenizin yanına eşlik etmesi dileğiyle afiyet bal şeker olsun :)


 



25 Şubat 2013 Pazartesi

Çocukluğumdan kalma bir lezzet : Sable Bisküvisi




Çocukluğum Samsun'da geçti. O kadar güzel günlerdi ki... Bu kurabiye de aslında o günlerden. Samsun'da anneannemlerin eviyle bizim evimiz yan yanaydı. Çocukluğum bu iki evde geçti. Teyzem, dayım, anneannem, kardeşim hep beraber vakit geçirirdik. Özellikle dayım çok komikti hala da öyle... Teyzemin ise hayatımda çok önemli bir yeri var. Onu çok sever çok da kıskanırdım. Bu kıskançlık o kadar tuhaftı ki o zamanlar Şeker Kız Candy diye bir çizgi film vardı. Ben de Candy'yi  çok seviyordum teyzem de. Teyzemi ondan bile kıskanıyordum. Niye onu seviyor diye :( Çocukluk işte! 

Bunları yazarken hem o günleri düşünüp özlüyorum hem de kendime gülüyorum. Bu kıskançlık üniversiteye kadar devam etti tabi.. Teyzem o zamanlar Samsun'da çalışıyordu. Haftasonları gittiği yerlere hep beni de götürürdü. Bu kurabiyeyi de onun arkadaşının yaptığı bir çay davetinde yemiştim, hala aklımda tadı. Tarif defterlerimden birinde rastlayınca deneyeyim dedim ve oğlumla yaptım. Gerçi o tadı yakalayamadım ama olsun yerken yüzümde bir tebessüm oluşmasını sağlayıp beni o güzel günlere götürdü. Oğlum, ben kurabiyeleri yaparken gül şeklinde yapmış bir tanesini.Çok hoşuma gitti. Tarifini kısaca yazayım bu arada  tarif bana ait değil . Kim bilir nereden bulup not etmişim.

Kullandığım bardak 200 ml lik su bardağı



Malzemeler:
-250 gr.un ( 2 su bardağı)
-100gr.pudra şekeri ( 6 yemek kaşığı tepeleme)
-2 yumurta
-150 gr soğuk tereyağı
-1 paket Vanilya, 1 limon kabuğu rendesi (gerçi ben biraz daha fazla koydum bu aromayı seviyorum)
-ufak kırılmış fındık
 
Unu eleyin. Ortasına küp kesilmiş tereyağı koyup, yağ ve unu parmak uçlarınızla birbirine yedirin kum gibi bir görüntü oluyor. Ortasını açın 2 yumurta sarısını ekleyin.Unun üzerine  pudra şekerini,limon kabuğu rendesini ve  vanilyayı ekleyin. Birbirini tutuncaya kadar yoğurun. (Yaparken hamur toparlanmayacak diye sakın  endişelenmeyin, toparlanıyor. Fazla da yoğurmayın.) Hamuru  nemli bez örterek 15-20 dk )ben dolapda dinlendirdim) dinlendirin. Bu arada yumurta beyazını çatalla çırpın. Hamuru merdane ile çok  az  unlayarak yarım cm kalınlığında açın, elinizdeki kurabiye kalıplarıyla yada çay bardağı ile hamurdan şekiller kesin . Bunları önce yumurta akına sonra da kıyılmış fındığa batırıp yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin. 175 derece önceden ısıtılmış fırında pembeleşene kadar pişirin. Süre söylemiyorum fırına göre değişir. 10 dk dan sonra kontrol edin derim...
Ilıkken üzerine pudra şekeri eleyin ve afiyetle yiyin :)

 


Umarım bu hafta yüzünüzün gülümsemesini sağlayan güzel anlar yaşarsınız...
 

24 Şubat 2013 Pazar

Merhaba

Aslında uzun yıllardır blogları okur ve takip ederim. Yemek yapmayı, sofralar kurup süslemeyi, yeni şeyler denemeyi çok seviyorum. Yemek merakım evlendikten sonra başladı . Ben de evlendiğim güne kadar yumurta kırmış biri değildim. Evlendikten sonra yemek yapmaya daha doğrusu mutfağa merakım arttı. Bunda eşimin yemek yemeyi çok sevmesi çok büyük etken oldu tabi gerçi bu durum kilo artışına neden oldu ama olsun ben de kendimi geliştirdim böylece :)

Denediğim, beğendiğim kısacası Satush'un Renkli Dünyasındaki tüm güzellikleri  sizinle paylaşmak istiyorum.

Umarım güzel paylaşımlar olur ....

İlk post sevgiyle kurduğum kahvaltı masasına ait olsun. Canım eşim, canım oğlum ve can dostumuz için .....

Güzel bir pazar geçirmeniz dileğiyle....




22 Şubat 2013 Cuma

Hoşgeldin Satush




Bu post Satush'un biricik, sevimli mi sevimli, iyilik meleği arkadaşı tarafından oluşturulmaktadır ve sizlere kazandırılmaktadır. Kendimim diye söylemiyorum ama doğru, kendimi de övmeyi de hiç sevmem :)

Ama bunu yapmaya mecbur kaldım çünki Satush bu konuda çok tembellik yapıp sizleri de beni de bu blogda birbirinden güzel marifetlerini görmemizi erteleyip duruyor. ehh bana da buna dur demek düştü ve işte Satush'un Renkli Dünyası sizlerle. 

Satush sana sesleniyorum, lütfen en kısa zamanda o güzel marifetlerinden birini artık burda görmek istiyorum.

Sevgili blogdaşlar sevgiyle kalın

Satush sen de alelacele kal da artık bir post yayınla :)


Bu arada ben kimim derseniz, Kelebek.